İçimdeki Çocuğun Masalıydın Sen
Ey acıdan mutluluklar doğuran kadın.
Biliyorum sen bu saatlerde yorgunluğunu yormaktasın.
Bu kaçıncı rüya kendini hüznün dar ağacında sallandırdığın ?
Bu kaçıncı tabut omuzlarında çocukluğunu yıkadığın ?
Kanamalı bir gecenin içinden koşuyorum sana
Karanlığın içinden ayıkladığım binlerce yıldız,
Satırların içinden arakladığım binlerce şiir ile..
Başım otobüs camlarında uykusuzluğa râm olsa da
Sana vardım, sana yar’alandım.
Sana hayatlandım.
Sana gelirken Susamıştı karasallığım,
Kurumuştu şiirlerim,
Çatlamıştı satır aralarım.
Bir meltem gibi yüreğine masal anlatmayalı
Depreşmişti sırt ağrılarım Kısırlığım ayyuka çıkmıştı.
Sonra suskunluklarımı yüklenip
Özlemine susadı üşengeç yaralarım.
Ceplerime sığacak kadar mavi bilyeleri doldurup
Koştum kır düğünü düşlerimize
O kadar dalmışım ki, Yalın ayak kalmış çocukluğum.
Beni sevdana giydir sevgili.
Kokunla ört düşlerimi..
Gözlerinin hayat deryasına yatır harflerimi
Ve sakın beni nefesinde uyutma…
Beni, Beni nefesinde yaşat.
Ve dudaklarının nihavent sesinde öldür.
Eski bir lunaparkın Atlı karıncaların olduğu bölümde buluştuk sonra.
Üzerlerimizde çocukluğumuz,
Ellerimizde tertemiz düşlerimiz,
Ve de sonu gelmeyen sırt ağrılı umutlarımız,
Gülümsüyoruz rastgele..
Sanki mavi bir denizin ortasında Yalın ayak yürüyoruz.
Gözlerimiz aşk’a kapanmış
Yüreğimiz bir sevdaya adanmış.. Yürüyoruz elele..
Sonra ben bir şiir oluyorum gözleri kapalı.
Bilyelerini unutmuş bir çocuğun sırtında sona eriyor ağrıların.
Ve sana ithaf edilmiş satırların arasında
Soluğum, nefesim çağlayan bir nehir gibi.
Sana cümle cümle koşarken Taştı içimdeki çocuk,
Sonra yalın ayak koştuk mutluluklara…
Gül sağnağında kavuştuk kahve rengi umutlara
Biraz da sustuk sevda dilin. Sustuk derken dil sustu,
Yürek, aşkı binlerce dile tercüme ediyordu.
Ve sana yazılmış bir şiirin en hayat damarında, Acıyı payladık.
Ve yüzüm yüzünde, Saçların nefesimde..
Ve yıldızlar şahitliğinde
Bir fincan umudu mutluluğun utangaç yüzüne çaldık.
Biliyorum saat geç oldu.
Sen yorgunluğunu yorarken bu saatlerde
Ben sana vardım.
Saçlarının baş ucuna mavi bilyelerimi bıraktım usulca..
Yüreğine eğilip İçinde hayalleri gerçek olan bir sevdanın geçtiği
Masalı anlattım.
Sana söz sevgili.
Acılardan mutluluklar doğuracağız bir gün.
Evet, bir gün; Gözlerinin tenhalığına değen tüm uykuları uyandırıp
Yüreğinin bereketli topraklarında Gülümseteceğim umutlarını.
Ve dudaklarına yaslanıp tüm alfabemi
İçimdeki çocuğun tüm şarkılarını fısıldayacağım
Ve sonsuza dek adını haykıracağım satırlara..
Sana söz sevgili..
_Mysterious_1
istanbul
Katılım:
"Öpemediğin,
Sarılamadığın,
Koklayamadığın birini özlemek;
Ölümü özlemek gibidir."
Seni bitirir..!
Son oyun